2 Mayıs 2017 Salı

The Hate U Give - Angie Thomas | Aydan'ın Yorumu


Kitap Adı: The Hate U Give
Yazarı: Angie Thomas
Dili: İngilizce 
Sayfa Sayısı: 464
Goodreads Puanı: 4.72/5 
Benim Puanım: 5/5

Arka Kapak

On altı yaşındaki Starr Carter iki dünya arasında sıkışmıştır: yaşadığı yoksul mahalle ve gittiği özel okulun çevresindeki zengin mühit. Bu iki dünya arasında kurduğu sağlam olmayan denge, Starr'ın çocukluk arkadaşı Khalil'in bir polis memuru tarafından vurulmasına tanık oluşuyla sallantıya girer. Çünkü Khalil, olay yaşandığında söylenen aksine silahsızdır. 

Khalil'in ölümü ülkenin manşetlerine taşınır. Bazıları çocuğun bir suçlu, hatta bir uyuşturucu tüccarı ve çete üyesi olduğunu söyler. Bunu hazmedemeyenler sokaklarda protestolara başlar. Emniyetten bazı polisler ve mahallenin uyuşturucu baronu, olayın tanığı Starr'ı ve ailesini korkumaya çalışır. Herkes bilmek istediği tek şey ise, o gece aslında gerçekten ne olduğudur? Ve bunu cevaplayacak tek kişi de Starr'dır.

Starr'ın söylediği ya da söylemediği her şey kendi toplumunu etkileyecek ve ailesini de tehlikeye atacaktır.  


“I’ve seen it happen over and over again: a black person gets killed just for being black, and all hell breaks loose. I’ve Tweeted RIP hashtags, reblogged pictures on Tumblr, and signed every petition out there. I always said that if I saw it happen to somebody, I would have the loudest voice, making sure the world knew what went down.
Now I am that person, and I’m too afraid to speak.”


Starr Carter, çocukluk arkadaşının polis tarafından öldürülüşüne tanık olan 16 yaşında bir genç kız. Siyahi bir genç kız.

Siyahilerin ağırlıkta oldu varoş bir mahallede yaşıyor. Çete çatışmalarının ortasında hayatları her an tehlikede. Starr ve onun gibi çocuklar bunun farkında olarak yetiştirilmiş. Babası eski bir çete üyesi. Fakat bu işlerden elini eteğini çekip normal bir vatandaş olarak bir işletme açmış ve hiçbir illegal işle uğraşmıyor. Starr'ın çok iyi ama aynı zamanda karmakarışık bir aile hayatı var. Her zaman sosyal medyadan takip ettiği ve hashtaglerle lanet okuduğu siyahi cinayetlerinden birine tanık olduğunda ise ailesinin yanı Starr'ın hayatındaki her şey karmakarışık bir hal alıyor. Çocukluk arkadaşı hiçbir suçu olmadığı halde gözleri önünde, beyaz bir polis tarafından vurularak öldürülüyor. Ve Starr buna tanık olan tek kişi. Konuşmak ve adaleti sağlamak ile susup ailesini korumak arasında bir çatışmanın ortasında kalıyor. Çünkü adalet söz konusu bir siyahi olduğunda pek de yerini bulmuyor.

Ölen ölüyor, öldüren haklı olduğu iddiasıyla hiçbir şekilde yargılanmıyor. Çünkü öldüren beyaz bir polis. Çünkü ölen kişi bir siyahi, yani polise göre "azılı" bir suçlu. Masum olsun, ya da olmasın. 



“What's the point of having a voice if you're gonna be silent in those moments you shouldn't be?”  


Bu kitapta, uyuşturucu çetelerinden farksız bir şekilde sokakta insan avlayan polislerin varlığına tanık oluyoruz.

ABD'de geçtiğimiz yıllarda polis şiddetine maruz kalarak öldürülen siyahilerin sosyal medya sayesinde büyük protestoların merkezi haline gelmesinin ardından, Angie Thomas da bu şiddeti yine benzer bir şekilde ele almış ve öldürülen "o" isimlerin geride bıraktığı yıkımlara dikkat çekmek istemiş.


“If bravery is a medical condition, everybody's misdiagnosed me.”


Kitap fazla etkileyici ve sürükleyici. Bir yandan siyahilerin yaşadığı sıkıntıları okurken diğer yandan Starr yaşadıklarını birilerine anlatıp yeni bir ayaklanma başlatacak mı diye tırnaklarınızı kemiriyorsunuz. Çünkü böyle bir şey yapmak cesaret istiyor. İşin içine polisi haklı gösteren mahkeme sonuçları, konuşursa ailesine zarar verecek çete liderleri girince Starr "ne yaparsam yapayım kaybeden ben olacağım," korkusuna kapılıyor ve biz onun bu durumuyla empati kurmadan edemiyoruz.

Kitabın her bir olayıyla empati kurmadan edemiyoruz.

Angie Thomas sırf bu yüzden bile büyük bir alkışı hak ediyor bana kalırsa. İlk romanında, tanıdık olmasına rağmen bu kadar etkileyici bir hikaye ve trajik duruma rağmen yüzünüzde gülümseme oluşturacak karakterler yaratabilmesi, gelecekte yazacakları için beni şimdiden heyecanlandırıyor.


“You can destroy wood and brick, but you can't destroy a movement.”  


Şiddetle tavsiye edilir. Angie Thomas ve Starr Carter'la mutlaka tanışın. Sizi etkileyecek, uzun süre aklınızda yer edecek.

Not: Kitabın Türkçe hakları Yabancı Yayınları'nda. 

0 yorum:

Yorum Gönder